Kadın | Konular | Kitaplık | İletişim

Bir babanın kızına nasihati

Kırk yıllık bir evlilikten; geçirdiğim acı tatlı hatıralardan ve tecrübelerden sonra kızıma ve dolayısıyla bütün Müslüman kızlara gazeteniz vasıtasıyla önemli mesajlar, nasihatlar sunmak istiyorum. Huzurlu bir evlilik için gençlerin bu mesajlara kulak vermesini arzu ediyorum.

Çünkü bunlar dile kolay kırk yılın birikimi. Yetmişine merdiven dayamış, kimseden bir beklentisi olmayan düşüncelerini içinden geldiği gibi ifade eden yaşlı bir Müslümanın samimi tespitleri kabul edin bunları:

1- Kızım, nefsine, benliğine ağır gelse de önce şunu kabul et! Erkek, bedenen, aklen, ruhen kadından üstündür. Cenab-ı Hak, kadını erkeğin himayesine vermiştir. Çünkü, ayet-i kerimede, “Erkekler kadınlar üzerine hakimdirler; kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar.” (Nisa,34) buyurulmaktadır.

Bunu kabullenmenin sana bir zararı olmaz. Aksine çok faydası olur. Kabullenmediğin takdirde, netice değişmeyeceği gibi hem dünyada hem de ahırette bunun sıkıntısını çekersin!

2- Bildiğin şey doğru bile olsa, bunu kocana kabul ettirmek için uğraşma, bu hususta onunla cedelleşme! Söylemende fayda görüyorsan bir kere söyle kenara çekil. İster kabul etsin isterse kabul etmesin!

3- Her cemiyette, her şirkette, her devlette son sözü bir kişi söyler. Bunun mutlaka doğru olması gerekmez. Ama mutlaka birinin son sözü söylemesi gerekir. Böyle olmazsa cemiyette huzur olmaz, anarşi çıkar. Bunun gibi cemiyetin en küçük birimi olan ailede de son sözü birinin söylemesi lazımdır. Bunun da evin erkeği olduğunu Kur’an-ı kerim bildiriyor. Bunun için sen fikrini söyle fakat son sözü kocana bırak!

4- Toplumda insanlar arasında mutlak eşitlik yoktur. Allahü teala öyle yaratmıştır. Toplumu yönlendirenlerin, idarecilerin, iş yeri sahiplerinin önceliği, geçiş üstünlüğü vardır. Bunların böyle olmasında, toplumun menfaati vardır. Bunlara yapılan ayrıcalık, iyilik bunları yapanlara döner. Çünkü, bir başbakanın hasta olması, işleri düzgün yürütememesi fert fert herkese yansır.

Bunun için, başbakanın yanında devamlı doktor bulunuyor benim yanımda niçin bulunmuyor, bu eşitliğe aykırı denilemez. Çünkü onun sağlıklı olması milletin sağlıklı olması demektir. Yine bir işverenin, sağlığının yerinde olmaması bütün çalışanlara yansır. İşler kötüye gider, Sonunda fabrika kapanır. Bunda, patrondan ziyade çalışana zarar olur.

Bunun gibi, ailede sen dahil herkesin ailenin reisi baba üzerine titremesi lazımdır. Çünkü onun iyiliği aile fertlerinin iyiliğidir. O iyi, sağlıklı olursa herkes iyi ve sağlıklı olur. Çünkü o iyi olursa, aile fertlerinin iyiliği için çalışır, hasta olurlarsa onları tedavi ettirir.

5- Kocanın kıymetini bil! Hikmet ehli bir zat, “ Sarhoş bile olsa evde bir erkeğin bulunması kadın için büyük nimettir” der. Bunu dul kalıp, evin idaresi omuzlarına yüklenmiş kadınlar çok iyi bilir. Bunun için evde, “Ben, sen” var değil, sadece “O” var prensibini kendine düstur edin. O varsa “Biz” varız o yoksa biz yokuz, diye düşün. Kendini buna inandır. Birden fazla, “Ben” olan yerde huzur olmaz. Huzurun adresi “kendini yok “ farzetmekten geçer. Bunu unutma!

6- Erkeğin işi gerçekten zordur. Bunun için ona yardımcı ol. Engel olma! Çünkü, o, evin geçimini sağlamakla yükümlü olduğu gibi, senin ve çocukların her yaptığından mesuldür. Dünyada ve ahırette bunun hesabını verecektir. Kadının ise, böyle ağır yükü yoktur. Sadece kendi yaptıklarından mesuldür. Ayrıca erkeğin, iyilikleri yayma, kölüklere mani olma vazifesi vardır. Bu vazife ona farzdır. Bu kadar zor işi yapabilirse ancak cihad sevabı alır erkek. Kadının cihad sevabı alması, Cennete girmesi erkeği göre çok daha kolaydır. Nitekim Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:

“Kadının cihadı kocası ile iyi geçinmektir.”
“Mümin bir kadın kocasına itaati sebebiyle, yetmiş sıddîkın ameli kadar sevaba kavuşur.”
“Bir kadın beş vakit namazını kılar. Ramazan ayında oruç tutar. Namusunu korur ve kocasına itaat ederse, dilediği kapıdan Cennete girer.”(T.gafilin, Şira)

İşte sevgili kızım, kısa ve öz olarak, huzurlu bir evliliğin yolunu gösterdim sana. İster bu yolda gider; dünyada huzurlu bir ömür sürersin ve ahırette de Cennet nimetlerine kavuşursun. İstersen gitmez; dünyanı ve ahıretini kendine zindan edersin!. Tercih senin!

Böyle yazıları okudukça çok sinirleniyorum. Hiçbir zaman erkek ile kadın arasında aklen veya manen bir üstünlük durumu söz konusu değildir. Söz konusu olan bir elmanın iki yarısı olmaktır. Dolayısıyla bir evlilikte kadının yapmakla yükümlü ve sorumlu şeyler bulunduğu gibi erkeğin de yapmakla yükümlü olduğu şeyler vardır. Yapmakla yükümlü olunan şeyler sadece eve ekmek getirmek, temizlik yapmak gibi maddi hususlardan oluşmamaktadır. Nasıl ki kadının eşine saygılı olması gerekir, erkeğin de kadına o derece saygılı olması gerekmektedir. Nasıl ki kadının eşinin kötü zamanında yanında olması gerekir, erkeğin de kadının kötü zamanınında yanında olması gerekir. Her şey karşılıklıdır ve evliliğin tüm sorumluluklarını kadına yüklemesi her şeyden evvel "göreceli eşitlik-equity" prensibine aykırıdır.

Bizim dinimiz "göreceli eşitlik-equity" üzerine kuruludur. Kimse kimseden üstün atfedilmemiştir.

Farz edelim ki atfedilmiş, peygamber olarak sadece erkekler gelmiş, o zaman insanın aklına şu soru gelmiyor mu???

"Peygamberlik, devlet liderliği vs. gibi büyük görevlerin üstesinden gelebilen yüce erkek ırkı, aile yönetiminin üstesinden mi gelemeyecek, bu görevleri ve sorumlulukları mı yapamayacak???"

Din ile gelenekleri her zaman karıştıran Türk milletinin yukarıdaki metni yine aynı delaleti kendinde göstermiştir. Ezilen, kocasının sözünden çıkmaması ona farz kılınan, ezik bir kadın portresi hiçbir zaman, hiçbir platformda kabul edilebilir şeyler değillerdir. Hatta şunu da belirtmek isterim ki, islamiyet demokrasi üzerine kurulu bir sistemdir. Totaliter bir sistem değildir, dolayısıyla ailede de her zaman demokrasi vardır.

Dini kullanarak kadınları bastırmaya çalışan, her zaman kadın üzerinden din yaşatmaya çalışan bu erkek hegomonyası dinimizi istediğimiz gibi yaşamamamız için elinden geleni yapmaktadır.

Her bir madde için de açıklamalarımı yazmak istiyorum:

1)“Erkekler kadınlar üzerine hakimdirler; kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar.” islamiyet hiçbir zaman baskıyı destekleyen bir din olmamıştır. Bu anlamda yöneticilik olarak sadece kararın açıklanmasına ilişkin bir durum söz konusudur. Yeni yönetim kurallarında "yönetişim" ilkesi dünyaca benimsenmeye başlanmıştır. Çalışanların da kararlara katılma sistemini anlatan yönetişim aile içinde de aile için demokrasiye işaret eden bir durumdur. Bu anlamda kararı açıklayan veya uygulayan erkek olabilir, ancak demokrasi temeldir. Öyle Kuran'dan tek bir ayet alıp erkek ırkını yücelterek insanların dinden soğumasına sebep olmak sadece büyük bir vebalin altına imza atmak anlamına gelir.
2)"Bildiğin şey doğru bile olsa, bunu kocana kabul ettirmek için uğraşma, bu hususta onunla cedelleşme"...
Dinimizdeki temel mantık: "İyiliği emret, kötülükten sakındır"dır. Dolayısıyla Kuran'da sadece erkekler iyiliği emretsin kadınlar iyiliği emretmesin diye bir kaide bulunmamaktadır. Böyle bir kaide olması halinde kadın ırkı asla iyiliği kocası da dahil kimseye emredecektir????
3) "Her cemiyette, her şirkette, her devlette son sözü bir kişi söyler. Bunun mutlaka doğru olması gerekmez." Son söz demokrasi ile de bulunabilir, illa ki totatiler bir rejim uygulanmasına gerek yoktur. bakınız: "Yönetişim-Governance"
4)"Toplumda insanlar arasında mutlak eşitlik yoktur." Böyle bir şey olduğunu zaten kimse savunmuyor. Evet göreceli eşitlik vardır, mutlak değil. Yani toplumda, demokrasilerde "equity" vardır, "equality" değil.
Ama toplumun böyle oluyor olması, erkeği asla kadından üstün yapmaz, kadının üstün olduğu yerler vardır, erkeğin üstün olduğu yerler vardır. Ama bir ailede erkek ile kadın elmanın iki yarısıdır. Kararlar ortak alınır.
5) "Hikmet ehli bir zat, “ Sarhoş bile olsa evde bir erkeğin bulunması kadın için büyük nimettir” der"... Bu hikmet ehli zat, dinimizi gerçekten bilmiyor demektir. Günahtan uzak durulması gerekirken, en yakınına sarhoşu yaklaştırmak nasıl bir mantık, ben bunu anlayamıyorum.
6)"Bunun için evde, “Ben, sen” var değil, sadece “O” var prensibini kendine düstur edin. O varsa “Biz” varız o yoksa biz yokuz, diye düşün" .
Bu yazı gerçekten beyin yıkamak amacıyla yazılmış! Eğer kadın olmazsa da "Biz" olmaz, erkek olmazsa da "Biz" olmaz. Erkek tek başına mı çocuk dünyaya getiriyor??? Kadın olmazsa nasıl getirecek???
7) "Erkeğin işi gerçekten zordur. Bunun için ona yardımcı ol. Engel olma! Çünkü, o, evin geçimini sağlamakla yükümlü olduğu gibi, senin ve çocukların her yaptığından mesuldür. Dünyada ve ahırette bunun hesabını verecektir. Kadının ise, böyle ağır yükü yoktur. Sadece kendi yaptıklarından mesuldür"
Ailede hem anne hem de baba çocuklarından mesuldur. Ahirette anne de hesap verecektir baba da. Hatta annelik çok daha zor bir iştir ki, cennet annelerin ayakları altındadır. Kuran'da anne hakkına ilişkin binlerce ayet varken, baba hakkına ilişkin olarak ayetler ikincil kalmaktadır. Bu anlamda kadınların işlerinin daha kolay olduğunu söylemek gerçekten dini bilmemekten ileri gelmektedir.

Kadın ve erkeğin sorumlukları Kuran'da açıkça yazmaktadır. Buna ilişkin bir çok hadis de mevcuttur. Ben bu ayetleri ve hadisleri okuduğumda asla bir üstünlük veya gözü kapalı itaati görmedim. Evet kocasının sözünü dinlemek kadının sorumlulukları arasındadır, ancak itaat körü körüne bir itaat değil, aile içinde demokrasinin sağlanması ile oluşan bir itaattir.

Lütfen gelenekler ile dini karıştıp, kadın üzerinden erkek hegomanyasını artırıcı düşünceleri yaymaya çalışmayalım.

Sevim abla Allah gocana sabir versin. yandi mi o bicim yandi eniste beyimiz..


Kategoriler

- evlilik - Saglik - çocuk - Cocuk Psikolojisi - Duygu ve Düsünce Yazilari - kadın - sağlık - Bebek ve Cocuk Sagligi - SEVGİ - Rasûlüllah - aile - mutluluk - Cocuk Gelisimi - anne - Sevgi - Diyet - çocuk gelişimi - Dekorasyon - Gebelik - hastalik - bebek - diyet - Hastaliklar - evlilik - kanser - Şifalı Bitkiler - erkek - cocuk egitimi - çocuk hastalıkları - Cilt Bakimi - Aşk - Gülay Atasoy - güzellik - Güzellik - Peygamber - kalp - baba - beslenme - hayat - aşk - Kadin Hastaliklari - Mutfak - müslüman - Islam ve Kadin - Senai Demirci - Şiir - tedavi - Alternatif Tib - Mehtap Kayaoğlu - dua

MollaCami.Com