Kadın | Konular | Kitaplık | İletişim

Huleyde Bint Kays (radiyallahu anha)

Rasûlüllah´a (S.A.V) ilk bey´at eden, Kible´ye ilk yönelen, malının üçte birini ilk vasiyet eden, nakîb-ierden biri olan el-Berâ İbn Ma´rur´un hanımı Huleyde Bint Kays Er. anhâ)»

E!-Berâ İbn Ma´rur´un hanımı Huleyde Bint Kays, gözlerini yolun sonuna dikti. Cariyesini göremeyince canı sıkıldı. Kendisinin oruçlu olduğunu bilmiyor muydu. Ona bir dirhem vermiş ve er-Rabab Bint Rabîa´nın dükkânına gitmesini istemişti. Yoksa o parayı mı kaybet­mişti. Niçin dönüp paranın kaybolduğunu söylememişti? Onun dövül­mesinden korkuyordu. Nezamandan beri bir cariyesinin yüzüne sopa kaldırılıyordu. Yoksa o dükkânı kapalı mı bulmuştu.

Huleyde evinin kapısını kapattı ve cariyesine ağır bir ceza vere­ceğine dair Allah´a yemin etti. Ancak Allah Ta´âlâ´nm şu âyetini hatır­ladı : «Öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler» [1] Böy­lece öfkesinin ateşi söndü.

Cariye gelmişti. Huleyde Bint Kays ona doğru atlayıp:

? Bana doğruyu söyle. Çünkü mü´min yalan söylemez. Niçin ge­ciktin? dedi.

Cariye :

? Er-Rabab´ın dükkânındayken Ensar´lı bazı kadınların: Rasülül-lah´ın S.A.V) hacdan döneliden beri zatülcenpten rahatsız olduğunu söylediklerini duydum, dedi.

Huleyde Bint Kays kendisinin oruçlu olduğunu unuttu ve Hz. Pey-gamber´in S.A.V) evine gitti. Sıtma nöbeti geçirirken onun yanına gir­di ve alnına eliyle dokunup şöyle dedi:

? Ya Rasûlellah! Seni hiçbir kimsenin tutulmadığı sıtmaya tutul­muş görüyorum.

Rasûlüllah S.A.V) şöyle buyurdu :

?Bize ecir kat kat verildiği gibi, bize verilen belâ da böyle kat kat olur. Halk hastalığım hakkında ne diyor?

Huleyde Bint Kays (r. anhâ):

? Halk, Rasûlüllah´taki hastalık zatulcenptir diyorlar, dedi. Peygamber (S.A.V) :

? Allah bana böyle bir hastalık musallat etmiş değildir, o sade­ce şeytanın bir vesvesesidir. Ancak, Hayber´de oğlunla birlikte (Bişr İbnu´l-Bera İbn Ma´rur´Ia) tatmış olduğum zehirli etin acısından şu an­da kalp damarımın koptuğunu duymaktayım, buyurdu.

Huleyde Bint Kays [r. anhâ) :

? Anam babam sana feda olsun, yâ Rasûlellah!

Huleyde Bint Kays evine döndü. Geçmişteki tablolar arka arkaya zihninden geçti...

Yesrib´de İslâm yayılınca bir grup Ensarlı Zilhicce ayında kavim­leri arasındaki kâfirlerin hiçbiri onları duymadan gizlice Rasûlüllah´ın yanına gitmeye karar verdiler. Büyükleri ve efendileri el-Berâ İbn Ma -rur da onlarla birlikteydi. Namaza kalktıklarında el-Berâ İbn Ma´rur:

? Ben bu binayı (Kâ´ba´yi) arkama almak istemiyorum, ona doğru namaz kılmak istiyorum, dedi.

Ka´b İbn Malik, Es´ed îbn Zurâre ve Zekvan İbn Abdi kays i:´"[

?Vallahi, biz peygamberimizin sadece Şam´a doğru namaz kıldı­ğını duyduk. Ona muhalefet etmek İstemiyoruz, dediler.

El-Berâ İbn Ma´rur:

? Ben ona doğru [Ka´be´ye doğru) namaz kılacağım, dedi.

Yaptığını ayıpladılar. El-Berâ İbn Ma´rur bunu yapmaktan vazgeçmedi. Mekke´ye geldiklerinde el-Berâ İbn Ma´rur yeğeni Ka´b îbn Ma-lik´ten yolculuğu sırasında yaptığını sorması için Peygamber´e (S.A.V) gitmesini istedi. Ona karşı geldiği düşüncesiyle içine biraz şüphe düş­tü. Mescid-i Haram´a girdiklerinde el-Berâ İbn Ma´rur şöyle dedi:

? Ya Rasûlellah! Ben bu yolculuğa, Allah beni İslâm´a hidâyet et­tikten sonra çıktım. Bu binayı (Kâ´be´yi) arkama almamak görüşündey-dim ve ona doğru namaz kıldım. Bu konuda arkadaşlarım bana muhale­fet ettiler. Bundan dolayı içime biraz şüphe düştü. Ya Rasûlelîah! Se­nin görüşün nedir?

Peygamber (S.A.V) :

? Sen zaten bir kıble üzerindeydin, keşke o konuda sabretsey-din, buyurdu.

El-Berâ İbn Ma´rur tekrar Rasûlüflah´ın kıblesi olan Şam´a doğru döndü.

Peygamber (S.A.V) Akabe´deki vadide Ensar´la görüştü. Kur´ân okudu. Allah´a davet etti ve İslâm´a girmelerini isteyip şöyle dedi.

?Kadınlarınızı ve çocuklarınızı koruduğunuz gibi beni de koruya­cağınıza dair sizinle anlaşıyorum.

Yetmiş üç erkekle iki kadın sordular:

? Bunu yaparsak bize ne var? "Peygamber (S.A.V) :

?Sizin için cennet var, buyurdu. Ensar :

? Alışveriş kârlı. Biz alışverişi bozmuyoruz, bozmak da istemi-yoruz. Haydi sana bey´at ediyoruz, dediler.

Rasûlüllah (S.A.V) kabilelerinin işlerini takip eden oniki nakîb (temsilci) seçmelerini istedi-

El-Berâ İbn Ma´rur´İa onbir nakîb (Hazreçten dokuz, Evs´ten üç) gittiler. Ei-Berâ İbn Ma´rur Hz. Peygamber´e Ensar´dan ilk bey´at eden oldu. Şu konuşmayı yaptı :

? Ey Evs ve Hazrec topluluğu! Allah nebisi vasıtasıyla sizi şe­reflendirdi. Eğer dinleyip İtaat etmeyi ve yardımlaşmayı memnuniyet­le kabuj ediyorsanız, Allah´a ve Rasûlü´ne itaat ediniz.

Ensar, Allah´ın kendilerini İslâm´a hidâyet etmesi sebebiyle se­vinçli ve neşeli olarak Yesrib´e döndü.

Rasülüllah´ın ashabı Mekke´den Yesrib´e grup grup hicret etmeye başladılar- Fakat el-Berâ İbn Ma´rur, Rasûlüllah (S.A.V) Yesrib´e hic­ret etmeden önce hastalandı. Ölüm yatağmdayken Rasûlüllah´a, malı­nın üçte birini dilediği yere vermesini vasiyet etti ve şöyle dedi:

? Beni kabrimde kıbleye (Ka´be´ye) doğru çevirin. Rasûlüllah (S.A.V) el-Berâ İbn Ma´rur´un ölümünden bir ay sonra geldi. el-Berâ´nin hanımı Huleyde Bint Kays :

? Ya Rasulellah! Bu, bey´at edenlerin ilki, kıbleye yönelenlerin ilki, malının üçte birini vasiyet edenlerin ilki ve nakîb´lerden biri plan el-Berâ´nın kabridir, dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) ashabının saflar halinde durmasını istedi ve ona (el-Berâ´a) cenaze namazı kıldı ve şöyle dedi :

? Allah´ım! Ona mağfiret et, ona acı ve ondan hoşnut ol.

Huleyde´nin oğlu Bişr İbnu´1-Berâ İbn Ma´rur Hz. Peygamberle bir­likte Bedir, Uhud ve Hendek´te bulundu.

Bir gün Ummu Bîşr İbnu´1-Berâ (Huleyde) Rasûlüllah´a şöyle sor-

? Ya Rasulellah! Ölüler tanışırlar mı? Peygamber (S.A.V) şöyle cevap verdi:

? Hayır gelesice.. İyi ruh cennette yeşil bir kuştur. Kuşların ağaçların tepelerinde tanıştıkları gibi onlar da tanışırlar.

Huleyde´nin oğlu Bişr İbnu´1-Berâ İbn Ma´rur, Rasûlüllah´la birlik­te Hudeybiye savaşına gitti. Rıdvan bey´atinde o da Rasûlüllah´a bey´at etti ve Hudeybiye barışında bulundu.

Huleyde Bint Kays Rasûlüllah´ın ashabına şöyle dediğini duydu:

? Size insanların en hayırlısı olan kişiyi haber vereyim mi?

Ashab :

? Haber ver ya Rasûiellah; dediler.

Peygamber (S.A.V) elini batıya doğru uzattı ve şöyle dedi :

? Atının dizginlerini tutmuş, hazır vaziyette, hücum etmeyi veya kendisine hücum edilmesini bekleyen kimse. Size ondan sonra, insan­ların en hayırlısının kim olduğunu haber vereyim mi?

? Evet, haber ver, ya Rasûlellah! dediler.

Rasûlüllah (S.A.V) elini Hicaz tarafına uzattı ve şöyle dedi:

? Namaz kılan, zekât veren, sahip olduğu maldaki Allah´ın hakkı­nı bilen, insanların kötülüklerinden uzak duran sürüsünün başındaki adam.

Rasûlüllah fS.A.V) Hudeybiye´den Medine´ye döndüğünde Yahudi­ler, Rasûlüliah´in (S.A.V), güç ve otoritesinde meydana gelen zayıf­lama sebebiyle Kureyş´in ağır şartlarını kabul ettiğini iddia edip Rasû-lüllah´la [S.A.V) savaşa hazırlanmaları için Gatofan´a (müttefiklerine) haber gönderdiler, Hayber´in kendisiyle savaşa hazırlandığına dair Ra-sûlüllah´a haber geldi. Rasûlüliah (S.A.V) vakit geçirmeden yanındaki Hudeybiye´de bulunan ve kendisiyle birlikte çıkanları savaşa davet et­ti. Allah Hayber kalelerinin fethini nasîp etti. Peygamber´in (S.A.V) içi rahatlayınca Seliâm İbn Mişkem´in hanımı Zeyneb Bintu´I-Haris Rasû-lüilah´ın ashabına sormaya başladı :

? Muhammed (S.A.V) davar etinin neresini yemeyi daha çok se­ver? .

Onlar:

? Budunu. Rasûlüllah (S.A.V) budu sever, çünkü o davarın etinin en güzel.olduğu yerdir, dediler.

Zeyneb Bintu´I-Haris bir keçisini kesip etini kızarttı. Güneş batıp Peygamber (S.A.V) ashabına akşam namazını kıldırdı. Zeyneb Rasûlül-lah´ın eşyalarının yanında oturuyordu. Kalktı, budu Rasûlüllah´m önüne koydu ve :

? Ebu´l-Kasım: Bu benim sana hediyemdir, dedi.

Bişr İbnu´l-Berâ İbn Ma´rurve ashabından bazıları da Rasûlüilah´la (SAV)´ birlikteydi. Rasûlüllah [S.A.V) :

? Sofraya yaklaşın dedi.

Hepsi de oturdular. Rasûlüllah (S.A.V) budu aldı. Bir lokma çiğne­di fakat yutmadı. Hz. Peygamber´in aldığı gibi Bişr İbnu´I-Berâ da on­dan aldı ve o lokmasını yuttu. Rasûlüllah (S.A.V) lokmayı ağzından at­tı ve ashabına :

?. Ellerinizi kaldırın. Çünkü davarın kürek kemiğinden anladığıma göre beni öldürmek istediler. Et zehirlidir, dedi.

Bişr İbnu´1-Berâ İbn Ma´rur karnında yanan bir ateş hissetti ve da­ha oturduğu yerden kalkamadan benzi başörtüsüne döndü. Morardı ve olduğu yerde can verdi. Peygamber (S.A.V) şöyle dedi:

? Hayber´de ne kadar Yahudi varsa onları benim yanıma topla­yın.

Onlar toplanıp getirildiler. Rasûlüllah :

? Size birşey soracağım, bana doğru cevap verir misiniz? buyur­du.

Hayber yahûdileri :

? Evet, doğru olanı söyleriz Ebu´l-Kasım! dediler. Peygamber (S.A.V):

? Sizin babanız kimdir? diye sordu. Onlar da :

? Babamız falandır, diye cevap verdiler. Rasûlüllah (S.A.V) onlara :

? Yalan söylediniz aksine babanız falandır, dedi. Onlarda :

? Doğru söyledin, dediler.

Rasûlüllah (S.A.V):

? Size birşey daha soracağım. Bana doğrusunu söyler misiniz? diye sordu.

Onlar da :

? Evet, Ebu´l-Kasım! Hem biz yalan söylersek bile bizim yalanı­mızı bilirsin. Nasıl ki bizim babamızı bildin, dediler.

Rasûlüliah

? Cehennemlik olanlar kimlerdir? dedi.

Yahudiler:

?Biz az bir zaman cehennemde kalacağız, sonra orada siz bize halef olacaksınız, diye cevap verdiler.

Peygamber (S.A.V) :

? Vallahi, cehennemde biz size asla halef olamayız, dedi. Daha sonra Rasûlüllah (S.A.V) şunu sordu:

? Şu davar kızartmasına zehir koydunuz mu?

? Evet, diye cevap verdiler.

Rasûlüllah (S.A.V) Zeyneb Bintu´l-Harîs´i getirtip ona:

? Seni bunu yapmaya sevkeden nedir? dedi. Zeyneb Bintu´l-Haris :

Babam, amcam ve kocamı öldürdün. Kavmime senin yapmadığın kalmadı. Kendi kendime şöyle dedim: Eğer O peygamber değil, bir hü-kümdarsa ondan kurtulur rahat ederiz, eğer peygamberse ona haber veriiir bîr zarar görmez, dedim.

Rasûlüllah (S.A.V) onu affetti.

Müezzin akşam namazı için ezan okudu. Huleyde Bint Kays su do­lu bir bardak aldı.. Orucunu açmaya başladı.

Rasûlüllah (S.A.V) :

? Bana cevam-i kelim {az sözle çok mâna ifade etme gücü) ve­rildi. Benim konuşmam özlüve vecizdir, buyurdu.

Hz. Âîşe, Huleyde Bint Kays ve yanındaki müslüman kadınlarına hadis rivayet etmek üzere oturdu. Şöyle dedi :

? Rasûlüllah´ın şöyle buyurduğunu duydum: Dört şey dört şeye doymaz: Göz bakmaya, toprak yağmura, kadın erkeğe ve âlim bilgiye.

Huleyde Bint Kays Peygamber´le (S.A.V) karşılaştı ve şöyle dedi:

? Ya Rasûlellah! Âdem oğluna sıcak isabet etse de öf öldüm bittim der, soğuk isabet etse de öf öldüm bittim, der.

Peygamber (S.A.V) :

? Hufeyde! Sen ne sıcağa dayanabiliyorsun, ne de soğuğa. Sonra ilâve etti :

? Allah bana Kevser´i verdi (ki o cennette bir nehirdir). Huleyde! kavminden bana ulaşanlardan bana daha sevimli olanı yaratılmadı. Ca­nının istediği şeylerde Allah ve Rasûlünün malına göz diken niceleri için kıyamette ateş vardır.

Bir kuşluk vakti Huleyde Bint Kays Medine yolunda Fatiha süresi­ni okuyarak yürüyordu. Karşısına Hz. ASi İmran İbn Husayn ve Enes İbn Malik çıktı. Hz. Ali şöyle dedi:

? Ummu Bişr (Huleyde)! mırıidadığın nedir?

Huleyde Bint Kays :

? Fatiha sûresini okuyorum, dedi. Hz. Ali :

? Peygamber´in (S.A.V) şöyle dediğini duydum: Fatiha Arşın al­tındaki hazineden indirilmiştir.

İmran İbn Husayn da şöyle dedi :

? Rasûlüllah´ın (S.A.V) şöyle dediğini duydum: Fatiha ve Âyet´el-Kursî´yi kullar bir evde okusun da o gün onlara insan ve cin gözü do­kunsun, bu mümkün değildir.

Enes İbn Malik şöyle dedi :

? Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu: Kur´ân´ın en faziletlisi el Hamdu lillahi Rabbi´l-âlemin´dir.

Daha sonra şunu ilâve etti :

? Rasûlüllah´ın (S.A.V) şöyle dediğini duydum: Allah Ta´âlâ, ba­na çok şeyler lütfetti. Bana şöyle dedi: Ben sana Fâtiha´yı verdim. O benim arşımın hazînelerindendir. Sonra onu aramızda ikiye böldüm.

Huleyde Bint Kays namazını edâ edince, Rasûlüllah´a bir göz at­mak için Hz. Âîşe´nin evine gitti. Orada bazı sahâbîleri gördü. Pey­gamber (S.A.V) onlara bakıp ağladı ve şöyle dedi:

? Sizlere, hepinize merhaba. Allah size uzun ömürler versin. Allah sizlere merhamet etsin. Allah sizleri himayesine alsın. Allah sizleri korusun. Allah sizleri yüceltsin. Allah sizi amellerinizi kabul etsin. Ben size Allah´tan korkmanızı tavsiye ediyorum. Sizleri de Al­lah´a ısmarlıyorum. Sizi ona havale ediyorum. Ben, size onun tarafın­dan gönderilmiş, azâbıyla korkutucu (nezîr), rahmetiyle müjdeleyici (beşîr)im. Allah´ın kullan arasında ve onun ülkesinde Allah´a karşı büyüklük taslamayın. Allah Ta´alâ bana ve size şöyle buyurmaktadır: «Âhiret yurdunu, yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu isteme­yen kimselere veririz. Sonuç Allah´a karşı gelmekten sakınanların­dır» [2]

Rasûlüilah´ın ashabı :

? Eceliniz nezaman? diye sordular. Peygamber (S.A.V) :

? Ayrılık ve Allah´a, Sidre-i muntehâya, Rafîk-î a´lâ´ya ve cen-net-i me´vâ´ya dönüş yaklaştı, buyurdu.

Ashab sordu :

? Seni kimler yskasın? dediler. Rasûlüllah (S.A-V) :

?: Ehlim, diye cevap verdi. Ashabı :

? Seni neyle Nüienleyeüm? dediler. Rasûlüllah (S.A.V) :

? Elbiselerimle veya beyaz renklilerle, dedi. Sahâbîler:

? Senin cenaze namazını kim kıldırsın? dediler. Peygamber (S.A.V) :

? Yavaş olun, Allah size mağfiret etsin, Peygamberinizin yerine size hayır ihsan etsin.

Sahâbîler ağladılar.Huleyde Bint Kays da ağladı.. Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu :

? Beni kabrimin kenarında, sedirimin üzerine bırakın. Daha sonra Cebrail, İsrafil, Mîkâil ve ölüm meleğinin diğer meleklerle birlikte namazımı kılmaları için yanımdan bir süre çıkın. Arkasından benim ya­nıma grup grup girerek namazımı kılın ve benim iyiliklerimi saymak ve ses çıkarmak suretiyle beni rahatsız etmeyin. Benden size selâm ol­sun. Ashabımdan hazır bulunmayanlara da benim selâmımı söyleyin. Dinim üzere size tabi olanlara da selâmımı söyleyin.

Rasûlüllah´ın (S.A.V) gözyaşları yanaklarına aktı... Ve şöyle bu­yurdu :

? Bana bir kalemle bir beyaz kâğıt getirin, size benden sonra sapıtmayacağınız birşey yazayım. Rasûlüllah şu üç şeyi vasiyet etti : Müşriklerin Arap yarımadasından çıkarılmasını, gelen heyetlere kendi­si nasıl davranıyorsa, o şekilde davranılmasım. Rasûlüllah (S.A.V] üçüncüsünde kasten sustu veya :

? Onu unuttum, dedi.

´Rasûlüllah (S.A.V), Rabiulevveî ayının onikisinde pazartesi günü ât etti... [3]







--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kur´ânı Kerîm Al-i Imrân: 134.

[2] Kur´âni Kerîm, Kasas Sûresi: 83

[3] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 464-473.

Site İçi
Bir Hadis
Beş Vakit Namaz
Ebu Hureyre (r.a.)Allah Resulü´nü (a.s.) şöyle buyururken işitmiştir. "Söyleyin, birinizin kapısı önünde bir akar su bulunsa ve günde beş defa içinde yıkansa ne dersiniz? (Onun vücudunun) kirinden, pasından bir şey kalır mı?" Hayır, kirinden, pasından hiç bir şey kalmaz dediler. "Beş vakit namaz işte bunun gibidir. Onlarla Yüce Allah günahları yıkar, siler," buyurdu.Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 1071

Bir Ayet
Fesad Çıkaranların Engellenmesi
Böylece onları, Allah´ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut´u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah´ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def´i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.


Kategoriler

- evlilik - Saglik - çocuk - Cocuk Psikolojisi - Duygu ve Düsünce Yazilari - kadın - sağlık - Bebek ve Cocuk Sagligi - SEVGİ - Rasûlüllah - aile - mutluluk - Cocuk Gelisimi - anne - Sevgi - Diyet - çocuk gelişimi - Dekorasyon - Gebelik - hastalik - bebek - diyet - Hastaliklar - evlilik - kanser - Şifalı Bitkiler - erkek - cocuk egitimi - çocuk hastalıkları - Cilt Bakimi - Aşk - Gülay Atasoy - güzellik - Güzellik - Peygamber - kalp - baba - beslenme - hayat - aşk - Kadin Hastaliklari - Mutfak - müslüman - Islam ve Kadin - Senai Demirci - Şiir - tedavi - Alternatif Tib - Mehtap Kayaoğlu - dua

MollaCami.Com