Kadın | Konular | Kitaplık | İletişim

Abdülmuttalib´ın Kızı Safiyye (radiyallahu anhâ)

Safiyye, Allah´ın dinini korumak için müşrik bir erkeği öldüren ilk müslüman kadındır.»

O, Rasûlüllah´ın (S.A.V) halasıdır. Hamza ibn Abdilmuttalib´in kız-kardeşidir. Annesi: Hz. Âminenin kızkardeşi Hâle Bint Vehb, Rasûlüi-lah´ın (S.A.V} teyzesiclir. Safiyye Bint Abdilmuttalib´le ilk evlenen el-Harîs İbn Harb İbn Umeyye´dir. Eİ-Harîs ölünce Safiyye, Hz. Hadîce´-nin kardeşi el-Avvam ibn Huveylid İbn Esed´le evlenmiştir. Safiyye el-Avvam´la olan evliliğinden ez-Zubeyr, es-Saib ve Abdulkabe´yi do­ğurmuştur. Yüce Allah, yeğeni Muhammed´i peygamber olarak gön-derince ez-Zubeyr müslüman oldu. Annesi Safiyye ona:

? Sebat et. Yardım ve desteğe en lâyık kimse .senin dayioğlun-dur. Vallahi, .erkeklerin güçlerinin yettiği şeylere gücümüz yetseydi biz de ona mutlaka tabi olur ve onu korurduk, dedi.

Onun kalbi yeğeniyle birlikteydi. Çoğunlukla, Rasûlüllah´a "karşı çıktığında veya ona eziyet ettiğinde kardeşi Ebu Leheb´i azarlardı.

Allah Ta´âlâ «En yakın akrabalarını uyar, sana uyan müminlere yu­muşak davran» ayetini indirip Rasûlüllah (S.A.V) onları uyarmak iste­yince kalkıp şöyle dedi :

? Ey Kureyş topluluğu! Kendinizi ateşten kurtarınız. Ey Haşim Oğulları topluluğu! Kendinizi ateşten kurtarınız. Ey Abdulmuttalib oğulları topluluğu! Kendinizi ateşten kurtarınız. Ey Muhammed´in kızı Fâtıma! Kendini ateşten kurtar. Ey Abdülmuttalib´in kızı Safiyye! Ken­dini ateşten kurtar. Ben size Allah´tan gelecek bir zararı önleyemem. Ama benim malımdan dilediğinizi isteyin.

Hamza İbn´Abdilmuttalib müslüman olunca evine döndü. Şeytan ona gelip şöyle dedi :

? Sen Kureyş´in efendisisin. Bu sabii´ye (dinini terkedene) uyup atalarının dinini terkettin.

Hamza kendine gelip :

? Allah´ım yaptığım şey doğruysa kalbime ya onu tasdik ettir, şüphelerimi gider, ya da benim için bu konuda bir çıkar yo! göster, dedi,

Şeyîan´ın verdiği vesveseden dolayı, Öylesini geçirmediği bir ge­ce geçirdi. Sabah olunca Hamza kizkardeşi Safiyye´ye gidip onunla konuştu.. Safiyye onun müslüman olduğuna sevinip:

? Yeğenine git ve sebat et, dedi. Hamza Rasûlüllah´a gitti ve şöyle dedi :

? Yeğenim! Benim başıma bir hal geldi. Ondan kurtuluş çık ve daha doğru veya kötü olduğunu kestiremediğim birşey üzerinde eskisi gibi kalmayı bilemiyorum. Bana birşeyler söyle. Yeğenim! Be­nimle konuşmanı istiygrum.

Rasûlüllah (S.A.V) ona öğüt verdi, çeşitli uyarılar yaptı ve müj­delerde bulundu. Peygamber´in (S.A.V) söylediği şey sebebiyle Allah onun kalbine imanı attı ve Hamza :

? Senin doğru olduğuna tam manâsıyla şahadet ediyorum. Ye­ğenim! Dînini açıkla. Vallahi, ben semanın gölgelediği şeyin bana ait olmasını ve benim önceki dînimde olmamı istemiyorum, dedi.

Hamza, Allah´ın kendisiyle dini yücelttiği kimselerdendi.

Safiyye Bint Abdilmuttalib qğlu ez-Zubeyr Jbnu´l-Avvam´la birlikte nûr kafilesine katıldı. İlk müslümanların Kureyş´ten gördükleri eziyet ve zulümleri o da gördü. Allah, Peygamberine ve onunla birlikte mü´-minlere Medîne´ye hicret izni verince, Haşimî sülâlesine mensup bu hanımefendi bütün iyi hatıralarıyla ve birçok övünecek durumlarıyla Mekke´yi geride bırakıp Allah´a ve Rasûlüllah´a (S.A.V) diniyle hicret etmek üzere Medîne´ye doğru yönelmişti...

Bu şerefli hanımefendinin yaşının ilerlemesine rağmen, tarih daima hayret ve övgüyle taptaze bir dille zikrettiği önemli davranış­ları vardır. Bunlardan sadece ikisi bize onun şeref ve faziletini anlat­maya yeter. Birincisi Uhud´daki, diğeri de Hendek harbindeki davra­nışlarıdır.

Rasûlüliah (S.A.V), Kureyş´in Ehabîş ve. onlara itaat eden Kinane, Tihame v.b. Arap kabîleleriyle birlikte Bedir savaşının öcünü almak için yola çıktıklarını öğrenince, kalkıp şöyle dedi:

? Ben rüyamda boğazlanan sığırlar ve kılıcımın ucunda bir ge­dik gördüm. Ayrıca elimi sağlam bir zırhın içine soktuğumu gördüm. Ben bu sağlam zırhı Medine´ye yordum. Eğer Medine´de kalıp düş­manı oraya çekmek görüşündeyseniz ne âlâ. Eğer müşrikler konakla­dıkları yerde kalırlarsa bu onlar için kötü bir yerdir. Şayet bize sal-dınrlarsa oniarla Medine´de kalarak savaşırız.

Abdullah İbn Ubeyy İbn Selul da Rasûlüllah´ın görüşündeydi. Fa­kat Hz. Hamza, Sa´d İbn Ubade, en-Nu´man İbn Malik gibi görüş sa­hipleriyle Bedir´de bulunmayan bazj sahabîler Medine´de kalmayıp Medîne dışına çıkmakta ısrar ettiler. Onlar devamlı RasûlüNah´ia (S.A.V) birlikteydiler. Nihayet Rasûiüllah (S.A.V) odasına girip zırhını giydi, kılıcını kuşandı ve dışarı çıktı.» Sonra, dışarda savaşılmasını is­teyenler pişman olup :

?L Ya RasûleMah! Dışarı çıkmayalım, burada kalalım.´Senin görü­şüne uyuyoruz, dediler.

Rasûiüllah (S.A.V) da :

? Bir peygambere, silâhlandıktan sonra savaşmadan dönmek ya­kışmaz, buyurdu. Uhud´da, Aliah yolunda savaşmak için müslüman askerleriyle birlikte bazı kadınlar da harbe katılmıştı. Safiyye de su taşıyıp susayanlara su veriyor, ok ve yaylan düzeltiyordu.

Rasûiüllah (S.A.V); Uhud´da bulunan Ayneyn tepesine elli okçu dikip, müslümanların arkalarından gelebilecek herhangi bir saldırı için müslümanları korumalarını emretti. Ve düşmanları yenip ganimetleri toplamaya koyulsak da, düşmanın galib gelib, kuşların bizi kapıştık­larını görseniz de, ben size haber göndermedikçe sakın yerinizden ay-. nimayınız! Bize yardıma gelmeyiniz!» diye sıkı tenbîhatta bulunması­na rağmen, müşriklerin hezimete uğramaları üzerine müslümanlar ga­nimetleri toplamaya başladılar.

Okçular ise; müslümanlar galib geldi ve ganîmetleri topluyorlar, haydin biz de ganîmet toplayalım diyerek Rasûlüllahın emrine ve ten-bîhatına uymayarak ganîmet için yerlerini terkedince, Halid İbni Ve-lîd okçuların terkettlkleri yerden dolaşarak müslümanlara arkadan sal­dırdı ve müslümaniarın galibiyeti mağlûbiyete dönüştü... Müslüman­lar, okçuların ihmali âonucu bir hayli şehîd verdiler ve Rasûiüllah (S.A.V) bile yaralandılar...

Müslümanlar bozguna uğrayıp, Rasûlüllahın´etrafında birkaç fe­dakâr müslüman kalınca... Ve müşriklerin Hz. Peygamber´e ulaştıkları­nı, öldürmek üzere olduklarını duyunca, Safiyye binti Abdilmüttalib su tulumunu yere attı...

Yavrularına saldırılan dişi arsian gibi yerinden fırlayıp ka, olanlardan birinin elinden mızrağını kaptı, onunla safları yararak y-yüzlerine vura vura ilerledi.

Ve müslümanların arasında şöyle kükrüyordu :

«? Yazıklar olsun size! Rasûlüliah´ı (S.A.V) yalnız mı bıraktınız?»

Kardeşi Hamza İbn Abdilmüttalib öldürülüp organları deiîk deşik

edilmiş ve koparılmıştı.. Rasûiüilah (S.A.V) onun geldiğini görünce oğlu ez-Zubeyr´e şöyle dedi ;

? Annene koş, Qnu döndür, kardeşinin başına geleni gönrn Ez-Zubeyr İbnu´l-Avvam ona koştu ve : Anneciğim! Rasûiüllah (S.A.V) senin geri dönmeni emrediyor, dedi.

Safiyys (r. anhâ) :

? Niçin? Kardeşimin organlarının koparıldığını haber aidim. Bun­lar Aliah yolunda olmuştur. O, bu olanlarla bizi memnun etmiştir. İn-şaallah sabredip sevabını Allah´tan bekleyeceğim, diye cevap verdi.

Ez-Zubeyr Rasûlüilah´a (S.A.V) gelip annesi Safiyye Bint Abdi!-muttalib´in söylediğini haber verince Peygamber (S.A.V) :

? Onu serbest bırak, dedi.

Safiyye (r. anhâ} gelip kardeşi Hz. Hamza´ya baktı. Onun karnının deşilip ciğerinin çıkarıldığını, burnunun ve kulaklarının koparıldığını, yüzünün biçimsiz bir hâle sokulduğunu gördü ve: «İnnâ iillâhi ve itinâ ileyhî râciön» deyip onun için mağfiret diledi.

Bu Safiyye Bint Abdilmuttalib´in Uhud´daki davranışıdır...

Hendek harbi esnasında Hz. Safiyye´nin zekî ve kahramanlık do­lu enteresan bir hikâyesi daha vardır...

Rasûlüllah (S.A.V)´in Bedir ve Uhud harbinden sonra kabilelerin savaş için yeniden yola çıktıklarını öğrenince Selmânu´l-Fârisî ona Medine´nin çevresinde geniş ve derin bir hendek kazılmasını tavsiye etti.

Rasûlüilah (S.A.V)´ın şöyle bir âdeti vardı: Bir harbe karar verdi­ğinde, koruyucuları yokken Medine´den birisinin kötülük etmesinden çekindiği için kadın ve çgcukları kalelere bırakırdı.

Peygamber (S.A.V) Hendek harbinde hanımlarını, halasını ve di­ğer kadınları Hassan İbn Sâbit´in kalesine yerleştirdi. Çünkü o Medî-ne kalelerinin en iyîlerindendi ve alınması en güç kalelerinden birisiy­di...

Safiyye [r. anhâ] şöyle anlatır:

? Hendek kazıldığı sırada. Hassan İbn Sabit kadın ve çocuklarla birlikte kaledeydi,. Oraya bir yahudi erkeği sabah karanlığında geldi ve kalenin etrafında dolaşmaya ve kalenin içindeki kadınları gözetle­meye ve araştırmaya başladı.

Safiyye onun, kalenin içindeki kadın ve çocukları koruyacak er­kek bulunup bulunmadığını öğrenmek için gelen bir yahudi casusu ol­duğunu anladı. Kendi kendisine şöyle dedi. Benî Kureyza diğer kabîle-lerle birijkte müşriklere yardım için savaşa girişmiş ve onlarla Rasû­lüllah arasındaki-anlaşma bozulmuştu. Artık´bizi onlara karşı koruya­cak hiç kimse yoktu. Rasûlüllah {S.A.V) ve müslümaniar düşmanlarıy­la boğaz boğazayken onları bırakıp bizi korumaya gelemezlerdi. Eğer Allah´ın düşmanı bizim gerçek durumumuzu kavmine götürebilirse,´ yahudiier kadınları ve çocukları esir alırlar ve böylece müslümaniarın başına beiâ olurlar.»

Safiyye Bint Abdülmuttalib, Hasan b. Sabit´e

? Hassan! Şu yahudi, gördüğün gibi kalenin etrafında dqlaşıyor. Onun bizim kadınlarımızı bir yahudiye gösterip göstermiyeceğinden emin değilim. Kaleden in ve onu öldür, dedim. O da şöyle cevap verdi:

? Abdulmuttalib´in kızı! Allah sana mağfiret etsin! Vallahi, sen

biliyorsun ki ben bu işin ehli değilim. O böyle söyleyince Safiyye1 he­men eşarbını sardı. Elbiselerini Beline topladı. Omuzuna bir direk al­dı. Kalenin kapısına kadar indi. Sabır ve ustalıkla kapıyı araladı. Kapı­nın aralığından dikkat ve temkinle Allah´ın düşmanına bakmaya başla­dı. Onun işini bitirebileceği bir pozisyonda olduğuna kanaat getirince, kesin ve ihtiyatlı bir saldırıda bulundu. Başına direkle vurdu ve onu yere fıriattı... Arkasından birinci darbeyi ikincisi ve üçüncüsüyle des­tekledi ve nihayet işini bitirdi, onu öldürdü. Bundan sonra yanına gidip bıçağıyla başını kesti ve kalenin tepesinden fırlattı. Adamın başı ka­lenin eteklerinden yuvarlandı ve aşağıda beklemekte olan yahûdilerin önünde durdu.

Yahudiler arkadaşlarının başını görünce, birbirlerine şöyle dedi­ler:

a? Muhammed´in kadın ve çocukları koruyucusuz bırakmadığını kesin olarak öğrendik.»

Geldikleri yoldan geri döndüler...

Böylece Safiyye Bint Abdilmuttalib müşrik bir erkeği öldüren ilk kadın olmuştur. Hz. Safiyye, Hendek savaşındaki bu kahramanlığı elli ekiz yaşındayken yapmıştır. Bugün o yaştaki kadınların ev işlerini gör­meye bile mecalleri olmuyor, nerde kaldı ki bir erkeği tek başına öl­dürsün!.. Veya böyle bir cesareti gösterebilsin!.. ,

Safîyye (r.anhâ) Peygamber´le (S.A.V) birlikte Hayber savaşına gitmiştir..

Yahudi Merhab :

´Hayber iyi bilir ki ben, tepeden tırnağa kadar silâhlanmıştı ret ve kahramanlığı denenmiş Merhab´ım.

Ben kükreyerek geldikleri zaman, arsianları bile yere sermişimdir şiirini gkuyarak düello isteyince ez-Zubeyr İbnül-Avvam onun karşı­sına çıktı. Bunun üzerine Safiyye Bint Abdilmuttalib Rasûlüllah´a şöyle dedi :

? Ey Allah´ın elçisi! O benim oğlumu öldürür. Rasûlüllah (S.A.V) şöyle cevap verdi:

? Hayır, aksine, inşaallah senin oğlun onu öldürecek.

Rasülüllah´ın (S.A.V) verdiği haber doğrulanmıştı.. Ez-Zubeyr ftr-satı kaçırmayıp ona kılıcıyla vurdu ve öldürdü.. Allah, peygamberin» Hteyber kalelerinin fethini nasip etti. Rasûlüljah (S.A.V) Safiyye´ye kırk vesak verdi.

Rasûlüllah (S.A.V) vefat edince Safiyye (r. anhâ) ridasıyia (bir el­bise adı) işaret ederek şu şiir´i söylüyordu:

Senden sonra bazı haberler ve karışık sözler oldu.

Eğer o haber ve sözlere şahit olsaydım konuşmalar çok olmazdı.

Daha sonra şu şiiri de söylemiştir:

Allah´ın Rasölü´.~?ü kaybettik, çünkü onun gitme vakti geldi.

Ly gö2İ Gözyaşlarını dökmekte cömert davran.

Sefiyye (r.anhâ]\ftasûlüllah´tan (S.A.V) hadîs rivayet etmiştir.

Rasülüllah´ın (S.A.V) halası müminlerin´emin Hz. Ömer´in halife­liği zamanında ölmüş, Bakî´de el-Muğîre İbn Şube´nin evinin avlusuna defnedilıniştir.

Yüce Allah (C.C.)´tan niyazımız; Safiyye (r.anhâ) gibi İslama gö­nülden inanmış ve İslâm için canıyla, evladıyla ve malıyla cihâd eden İslam hanımlarının sayısını artırması ve böyle sâliha hanımlardan sâ-lih bir neslin yetişmesidir... [1]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 3/244-250.


Kategoriler

- evlilik - Saglik - çocuk - Cocuk Psikolojisi - Duygu ve Düsünce Yazilari - kadın - sağlık - Bebek ve Cocuk Sagligi - SEVGİ - Rasûlüllah - aile - mutluluk - Cocuk Gelisimi - anne - Sevgi - Diyet - çocuk gelişimi - Dekorasyon - Gebelik - hastalik - bebek - diyet - Hastaliklar - evlilik - kanser - Şifalı Bitkiler - erkek - cocuk egitimi - çocuk hastalıkları - Cilt Bakimi - Aşk - Gülay Atasoy - güzellik - Güzellik - Peygamber - kalp - baba - beslenme - hayat - aşk - Kadin Hastaliklari - Mutfak - müslüman - Islam ve Kadin - Senai Demirci - Şiir - tedavi - Alternatif Tib - Mehtap Kayaoğlu - dua

MollaCami.Com