Kadın | Konular | Kitaplık | İletişim

Doğumla ilgili korkularınız mı var?

Hiç bitmeyecek gibi gelse de anne adayları için dokuz aylık dönem göz açıp kapatıncaya kadar geçer. Bu süre içersinde birçok kadın doğum anını büyük bir sabırsızlıkla ve korku içinde bekler.

Birçok anne adayı, acaba doğum sırasında bir sorun çıkar mı, hangi yöntemi seçsem daha iyi olur, sancılarla başa çıkabilecek miyim diye endişelenir. Peki bu korkuyla nasıl başa çıkılır? İlk adım bilgilenmektir! Uzmanların doğum korkularına ilişkin söylediklerine kulak verirseniz korkularınızı kolaylıkla yenebilirsiniz. Böylece çocuğunuzun dünyaya geldiği anı kabus olarak değil de dünyanın en güzel dakikaları olarak hatırlarsınız.

Arabada doğum



Doğumun ne zaman başlayacağından emin değilsiniz ve hastaneye vaktinde gidemeyeceğinizden korkuyorsunuz… Ya bebek daha fazla beklemek istemezse ve siz daha arabadayken doğum yaparsanız?

Böyle korkular genellikle bilgi eksiliğinden kaynaklanır. Doğum belirtileri sizin anlayacağınız şekilde gelişeceğinden telaş etmenize gerek yoktur. Ayrıca bu belirtiler kaçıncı bebeğinizi beklediğinize göre de değişliklik gösterir. Normal bir doğumun birkaç saat sürdüğü ve doğumun yaklaştığını artan sancıların haber verdiği göz önünde bulundurulursa özellikle ilk çocukta, arabada doğum yapma ihtimaliniz oldukça düşüktür. İlk defa doğum yapacak olan anne adayının ilk kasılması ile tam genişleme arasında birkaç saat geçebilir. Bilindiği gibi ilk çocukta rahim ağzı her saat başı 1 cm aralanır. Bu da doğum sancılarının başlağı anla doğum arasında belirli bir sürenin bulunduğunu göstermektedir. Bu size zaman kazandırır. Sancılar düzenli aralıklarla her 10 dakikada bir gelmeye başlamışsa ve 40 saniye sürüyorsa hastaneye gitmeniz gerekir. Ancak sancılar başladığında paniğe kapılmanıza hiç gerek yok. Sakin kalarak hastanenin yolunu tutmanızda fayda var. Ancak ikinci bebeğinizi bekliyorsanız genişleme daha hızlı olacağından hemen hastaneye gitmelisiniz.

Bu arada doğum yapacağınız hastanenin evinize olan uzaklığını, kullanacağınız yolu ve gideceğiniz zamana bağlı olarak trafiği de göz ardı etmemeniz de fayda var.

Ağrısız doğum (Epidural anestezi )

Doğum ağrısını kontrol altına almanın en etkili yolu olan epidural anesteziyi iğneden korktukları için ya da riskli olduğu düşüncesiyle pek çok anne adayı kabul etmek istemez. Ancak bilinenin aksine genel anesteziye göre komplikasyon riski daha azdır ve doğumun daha rahat geçmesini sağlar.

Tamamen bilgi eksikliğinden kaynaklanan bu korkulara doktorunuzdan anestezi ve oluşabilecek riskleri hakkında bilgi alarak son verebilirsiniz. Emin olun ki bilgilendirici bir konuşma tüm endişelerinizi ortadan kaldıracaktır.

Epidural anestezi vücudun belirli bir bölgesindeki ağrıyı durduran bölgesel anestezi türlerinden biridir. Mutlaka tecrübeli anestezi uzmanı tarafından uygulanmalıdır. Omuriliği çevreleyen ve dura adı verilen zarın etrafına lokal anestezik madde verilerek ağrının beyine ulaşması engellenir. Amaç sadece ağrıyı gidermek olduğu için anne adayı ağrı duymadığı halde dokunmaları hissedebilir ve bacaklarını oynatabilir.

Vajinal doğumda rahim kasılmaları düzenli hale geldikten sonra ya da rahim açıklığı 4 cm ulaştığında epidural anestezi yapılabilir. Gerekli doz verildikten 15-20 dakika sonra anne adayı kasılmaları hissetmesine rağmen ağrı duymamaya başlar.

Epidural anestezi sayesinde doğum ağrıları yok edilebilir ancak doğum süresince duyulan hisleri yok etmek mümkün değildir. Epidural anestezi uygulanan anne adayında bilinç kaybı sözkonusu olmadığı için doğum süresince uyanık kalmak ve doğuma aktif olarak katılmak mümkündür. Annenin bilinci açıktır. Böylece normal bir doğum yapar gibi bebeğin geldiğini görebilir ve doğumu baştan sona yaşayabilir. Epidural anestezi ağrısız doğum yapabilme imkanı sağlamakla birlikte, anne adayına doğum sonrasında çocuğu ile ilgilenme ve ona alışma olanağı da tanır. Çünkü epidural anestezisi ile yapılan doğum anneyi normal doğum kadar yormaz.

Hayalkırıklığı yaşamak..

Genellikle doğum sonrasında, yeni doğmuş bebeğiniz kucağınıza verildiğinde bir anlık hayalkırıklığı yaşayabilirsiniz. Bebeğiniz hiç de hayal ettiği gibi görünmüyordur. Ancak bu konuda endişe etmeniz çok yersiz. Yeni dünyaya gelen bir bebeğin cildi solgun ve buruşuk, kafası biraz şekilsiz ve yüzünde morluklar olabilir çünkü bebek ana rahminden henüz çıkmıştır. Bu durum en fazla birkaç gün sonra ortadan kalkacaktır. Bebeğinizle aranızdaki bağ her geçen gün güçlenecektir.

Bir başka durum ise bebeğin cinsiyeti konusunda hayalkırıklığı yaşama ihtimalinizdir. Bu nedenle uzmanlar, hamileliğin 4. veya 5. ayında ultrason muayenesinden geçerek bebeğin cinsiyetini öğrenmenizi öneriyorlar. Bu sayede doğum sonrasında hayalkırıklıği yaşanması önlenebilinir.



Sancılar ve ağrılar

O kuvvetli sancılara dayanabileceğinizi düşünemiyor ve kontrolünüzü kaybedeceğinizi mi sanıyorsunuz? Birçok kadın doğum sancısından korkar ve buna dayanamayacığını düşünür. Bu biraz da yaşadığımız toplum tarafından abartıldığı için anne adaylarının gözü daha da korkar. Doğumun sancılı ve ağrılı bir şekilde gerçekleştiği abartılarak anlatılır. Ancak günümüzde gelişen teknoloji sayesinde doğum sırasında özel yöntemler kullanılarak sancılar azaltılabilmektedir.

Bu doğum sancıları yüzünden duydukları korku nedeniyle birçok kadın son zamanlarda ağrısız doğum veya sezeryanla doğuma yönelmektedir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, her kadının vücut yapısı ağrısız doğumu kaldıramaz. Örneğin ateş, atardamarlarda problem vs. ağrısız doğum için sakıncalıdır. Ancak sancıları yok etmek için akupunktur veya krampları yok eden ilaçları kullanmak gibi, ağrısız doğum haricinde de yöntemler bulunmaktadır.


Kategoriler

- evlilik - Saglik - çocuk - Cocuk Psikolojisi - Duygu ve Düsünce Yazilari - kadın - sağlık - Bebek ve Cocuk Sagligi - SEVGİ - Rasûlüllah - aile - mutluluk - Cocuk Gelisimi - anne - Sevgi - Diyet - çocuk gelişimi - Dekorasyon - Gebelik - hastalik - bebek - diyet - Hastaliklar - evlilik - kanser - Şifalı Bitkiler - erkek - cocuk egitimi - çocuk hastalıkları - Cilt Bakimi - Aşk - Gülay Atasoy - güzellik - Güzellik - Peygamber - kalp - baba - beslenme - hayat - aşk - Kadin Hastaliklari - Mutfak - müslüman - Islam ve Kadin - Senai Demirci - Şiir - tedavi - Alternatif Tib - Mehtap Kayaoğlu - dua

MollaCami.Com