Kadın | Konular | Kitaplık | İletişim

Yeşil Çay ve Sağlık

Eski Çin ve Hint kültürlerine ışık tutan belgeler, bu toplumların, ışık enerjisinin özel bir formunu tanımlayarak buna “chi” adını verdiklerini göstermektedir. Eski Asya kültürlerinde şifa verici özellikler taşıyan doğal elementlerde bu enerjinin var olduğuna inanılırdı. Özellikle yeşil çayın toplanmasından işlenmesine kadar geçen sürede yaprakların zarar görmemesine özen gösterilir, böylece “chi” enerjisi yayan hücrelerin korunduğuna inanılırdı. Günümüzde modern fizik bilimi, “biyofoton” olarak bilinen ve ışık enerjisini oluşturan bu partikülleri araştırmakta ve şifalı bitkilerin bu özelliklerinde gerçekten bu bitki hücrelerinin yaydığı özel bir enerjinin payı olabileceği göz ardı edilmemektedir.

Faydaları yüzyıllar boyunca tartışmasız olarak kabul edilmiş ve kültürel gelişimin her noktasında ilham kaynağı olmuş bu değerli bitki 17. yüzyıldan bu yana hekimler, araştırmacılar ve naturapati bilimi ile uğraşan bilim adamları tarafından araştırılmaktadır.

Bilindiği üzere, Japon toplumu üzerine yapılan epidemiyolojik çalışmalar; ortalama yaşam sürelerinin bu toplumda kadınlarda 82, erkeklerde 76 olduğunu ve Japonya’nın kanser vakalarının dünyada en az görüldüğü ülke olma özelliğini taşıdığını göstermektedir. 12. yüzyıldan bu yana yeşil çay tüketen ve bunu bir yaşam tarzı haline getirmiş olan Japon toplumunun bu özelliklerinin, yeşil çay tüketimi ile ilişkilendirilmesi bu çalışmalara ışık tutan kaynak olmuştur.

Yapılan bu çalışmaların sonucu olarak yeşil çayın;


antioksidan özelliği ile bugün kanser dahil birçok hastalığın nedeni olduğu bilinen “serbest radikaller”i nötralize ettiği ve yine aynı nedene bağlı olarak erken yaşlanmayı geciktirdiği,
mide ve bağırsak sorunlarını hafiflettiği,
kan kolesterol düzeylerini düşürdüğü,
kalp ve dolaşım sistemini olumlu etkilediği ve damarları güçlendirdiği,
arterioskleroz riskini azalttığı,
antienflamatuar etkiye sahip olduğu,
tiroid fonksiyonlarının düzenlenmesinde olumlu bir etkiye sahip olduğu,
kan dolaşımını ve deri rejenerasyonunu desteklediği,
özellikle zihinsel performansı ve bir ölçüde de bedensel performansı olumlu etkilediği,
sürekli kullanımının, romatizmal hastalıkların tedavisinde faydalı olduğu,
içerdiği yüksek orandaki florür nedeniyle diş çürümelerini engellediği,
vücuttaki yağların yakılma sürecini hızlandırdığı ve böylece zayıflama amaçlı diyetleri desteklediği,
idrar artırıcı ve toksinleri vücuttan uzaklaştırıcı özelliğe sahip olduğu,
demir, florür ve bazı değerli iz elementlerin çok zengin bir kaynağı olduğu,

bilimsel kanıtlarla desteklenmekte ve bitkinin, keyifli ve gizemli bir içecek olma özelliği ve koruyucu tıp alanındaki yaygın kullanımı dışında “kozmesötik”ler olarak değerlendirilebilecek fonksiyonel kozmetiklerle ilgili olarak da yaygın bir uygulama alanı bulduğu bilinmektedir. Bu arada Dr. Hirota Fujiki liderliğindeki Japon araştırmacıların Saitama Kanser Araştırmaları Enstitüsü’nde halen devam etmekte olan çalışmaları, yeşil çayın içinde bulunan EGCG (epigallokateşin gallat) isimli maddeye bağlı olarak kanser riskine karşı proflaktik bir etki de gösterdiğini kanıtlamaktadır. Dr. Fujiki’nin bulguları EGCG maddesinin akciğer, mide, bağırsak karaciğer ve deri kanserleri üzerine geciktirici etki sağladığını göstermekte; göğüs, pankreas ve prostat kanserleri üzerine klinik çalışmalar halen devam etmektedir. EGCG maddesinin, ayrıca sigara kullanımının toksik etkisini de azalttığı bu grubun bulguları arasında yer almaktadır.

Bu etkilerden en üst düzeyde yararlanmak için Dr. Fujiki tarafından önerilen doz ise günde yaklaşık 1 gram EGCG’ye tekabül edecek miktar olan 6-7 fincan olup, yeşil çayın geleneksel olarak alışılageldiği biçimde şeker ilave edilmeden tüketilmesi önerilmektedir. Bir fincan (170 ml) yeşil çayda ortalama 78 mg kafein bulunduğu göz önünde tutulduğunda, 6-7 fincan ile alınacak ortalama 470-550 mg’lık kafein miktarının gece uykularını etkilemesi riskine karşı yeşil çayın ilk 30-40 saniye içinde elde edilen demini döküp yeniden su ilave ederek çayınızı demlemekle bu miktarı aza indirgemek mümkün. Zira suda eriyen bir alkoloid olan kafein, tümü sıcak suda ilk 1-2 dakika içinde erimektedir. Bu süreyi takip eden 4-8 dakika ise tanin ve diğer yararlı bileşiklerin suya geçtiği dönemdir.

Doga.com


Kategoriler

- evlilik - Saglik - çocuk - Cocuk Psikolojisi - Duygu ve Düsünce Yazilari - kadın - sağlık - Bebek ve Cocuk Sagligi - SEVGİ - Rasûlüllah - aile - mutluluk - Cocuk Gelisimi - anne - Sevgi - Diyet - çocuk gelişimi - Dekorasyon - Gebelik - hastalik - bebek - diyet - Hastaliklar - evlilik - kanser - Şifalı Bitkiler - erkek - cocuk egitimi - çocuk hastalıkları - Cilt Bakimi - Aşk - Gülay Atasoy - güzellik - Güzellik - Peygamber - kalp - baba - beslenme - hayat - aşk - Kadin Hastaliklari - Mutfak - müslüman - Islam ve Kadin - Senai Demirci - Şiir - tedavi - Alternatif Tib - Mehtap Kayaoğlu - dua

MollaCami.Com