Kadın | Konular | Kitaplık | İletişim

Mutluluğunuz için,beyaz atlı prensi öldürün!

İçinizdeki beyaz atlı prensi öldürün
Evliliklerin en büyük probleminin daha evlilik ortada yokken oluşan ve zamanı geldiğinde de parça tesirli bomba etkisi yapan "bir şey" olduğunu biliyor muydunuz? "Evlilikten sonra her şey bambaşka olacak, şu ana kadar aksayan hayatım onunla rayına oturacak" düşüncesi mutsuzluğu zorla çağıran ıslık sesi gibidir. Peki ne mi yapacağız?
Kimi için üniversite sıralarında başlayan, kimi için kilometre 20’lere yaklaştığı zaman görülmeye başlanan, kimilerinde annelerin “ama hadi kızım-eh be oğlum” talep/sitemleri doğrultusunda itilen mahşerin prototip hali evlilik “başlangıç” süreci! İnsanoğlunun çevresinde “kendiliğinden” oluşan anne-baba, arkadaş, iş modellerinin yanında bu sefer kişinin bizzat “kendisiyle” oluşan (ya da oluştuğunu sandığı) hayatında “bir insanı” seçmek durumunda kaldığı ilk an. Hayatın ikinci perdesine kiminle gireceğinin, şu ana kadarki solonun yerini bir çeşit orkestranın alacağı yepyeni bir yaşam kültüründe bası kimin çalacağının seçimi.

Buna karşın hayatında ilk defa bir insanı seçmek zorunda kalmanın ağırlığı yetmiyor gibi bu kararı hayatındaki her şeyin yeni yeni oturmaya başladığı bir psikolojik ergenlik (fizyolojik olandan farklıdır, daha geç başlar) döneminde yapıyor olmak belki de düğümün en sıkı(cı) tarafı.

Bu dönemde kendini köşeye sıkışmış olarak hisseden genç, genellikle etrafın sözlerinden sıkılıp ya içine çekilir ya da kendi sürecini kendi yürütmek isteyip sazı eline alır. Ama iki türlü de hep sancılıdır, hep kaygılıdır. Ve hep korkar dağın arkasında onu bekleyen evlilik adındaki ne olduğu dağın arkasına geçene kadar hep belirsiz kalacak hayat türünden.

“Geri dönüşümsüzlük” masanızdaki bardağın yerini değiştirmeniz bile söz konusu olduğunda sizde ciddi bir düşünce girdabı meydana getirir. “Bardağı bir daha eski yerine koyamayacaksın!” dediğimiz an zihninizde sırat köprüsü kurulmuş olur ve kafanızda defalarca oyunu kurup kurup bozmanıza, bardakla ilgili hayali denemeler yapmanıza, simülasyonlar oluşturmanıza ve her şeye rağmen yine de gözden kaçırdığım noktalar var mı endişelerinden de kurtulamadan bardakla ilgili sancılı bir karara varmanıza sebep olur. Bir de bu sefer yeri değişen masanızdaki bardak değil de; evlilik gibi hayat masanızdaki bütün bardakların yerini değiştiren bir dünya olduğunu düşünün ve gerilmeye hazır olun.

Peki bu zorlu başlangıç sürecini kolaylaştırma taktikleri yok mudur? Vardır.


Açık ve net olun!

Eş adayınıza niyetinizi kurlarla, imalar ile belli etmek yerine açık ve net olun. Kurlar, imalar, bulanık mesajlar konuyu başka taraflara çekecek, değerlendirmenin yerini karşı tarafı kazanma çabası alacaktır ki bu dönemin en riskli konularından biri budur. Kimse birbirini kazanıp kaybetmiyor, birbirine bakıp ortak bir karar veriyor bakış açısı ise sürecin sağlıklı yürümesini sağlayacak psikolojik altyapıdır.

İstikbali değil, hali kabul edin!

Evlilik konusunda değerlendirme yaptığınız kişinin ileride ne olabileceğinden, onda hangi özelliklerin olumlu yönde değişebileceğinden çok bugün ne olduğuna bakın. Değişme süreçlerine yapılan yatırım risklidir, gereksizdir. Ne kendinizde ne de başkalarında değişimin ne tarafa doğru olacağını öngöremezsiniz. Sadece hali kabul edip, hale razı olabilirsiniz.


O beni prenses-peri sanıyor!

Birçok ilişki için olmazsa olmaz olarak tanımlanan kadın-erkek arasındaki elektriğin sizin düşünce ve değer dünyanızı kilitlemesine izin vermeyin. İşte bu elektriktir ki göz önündeki uyumsuzlukları görünmez kılan sihirli değnek. Elbette ki elektriksiz evlilik olmaz; ancak bunu imzadan sonra başlayacak süreç olarak tasarımlamanız birlikteliğinizin temelleri açısından daha yerinde olacaktır. Aksi takdirde süreci hızzzla tamamlamanızı sağlayan “sihirli değnek” evlilikten sonra sihirini kaybedecek ve sadece “değnek” (!) olarak sizi uyandıracaktır.


‘Elmanın diğer yarısı’ fantezisini unutun!

“Kainatta benim her yönüyle mükemmel anlaşabileceğim bir diğer yarım var, onu arıyorum!” şeklindeki liseli genç hayallerinden vazgeçin. Hayatta anlaşabileceğiniz insanın birden çok çok fazla olduğunu unutmayın. Ve de evliliğin yaşaması adına kişilerin bizatihi kendi öznelliklerinden çok kiminle evlenirseniz evlenin evlilik içinde gösterilecek iletişim ve uyum çabasıyla ilgili olduğunu fark edin.


Şartlar koşmayın!

İlişkiler sizin koştuğunuz şartlara göre düzenlenmez, ilişkilerin haklı-haksızları da yoktur. Evlilik içi iletişimi sürdüren özel hukuktur ve özel hukuk da şart koşmalardan bağımsız işler. Başta konulan şartların ne kadar anlamsız ve altının boş kalacağını sürecin devamı size pekala öğretecektir. Sadece kendinizi anlatın ve karşı tarafı anlayın. Ne değişmeye ne de değiştirmeye çalışın. En sağlıklı evlilik en az değişimle en fazla huzurun yakalanma sürecidir.


Kendinizi pazarlamaktan vazgeçin!

Kendinizi karşı tarafa en uygun halinizle servis yapma çabasından vazgeçin. Olduğunuz gibi ve rahat olun. Unutmayın bir pazarlama çalışmasından çok kendinize eş seçiyorsunuz. Pazarlama çalışmaları içine sıkışıp asıl oluşturmanız gereken algı ve değerlendirme dünyanızı daraltmayın.

Hayattan beklentilerinize bakın!

Sanıldığı gibi aynı tarz müziği sevmeniz, aynı yemekleri beğeniyor olmanız, aynı tarz etkinliklerden keyif alıyor olmanız evlilikteki huzur için gerekli değildir. Daha önemlisi; hayattaki “değer” sıralamanızdır. Sizin için değerlilerle onun için değerlilerin paralelliğine bakın. Hayatınızdaki değerlerin benzer dillerde ve sıralamada olması, müziğinizin benzer dillerde olmasından daha kritiktir.


Beyaz atlı prensi öldürün!

Bu dönemdeki iletişim süreçlerinin kimisinde tarafların birlikte yaşattığı “evlilik” adında bir beyaz atlı prensi vardır. O geldiği zaman halihazırda yaşanan bütün sorunlar ortadan kalkacak, her şey çok güzel olacaktır. Bu olağanüstü bir yorumdur. Gelenin beyaz atlı prensten çok, daha önce hiç denenmemiş bir “yaşam kültürü” olduğunu attan düşme sertliğinde anlamak da bu dönemin beyaz atının aldığı en ciddi darbelerden biri olacaktır. Yüksek beklentiler evlilikten sonrasına kurulmuş saatli bomba gibidir. Evliliğin kendisiyle ilgili beklentilerinizin azalması, mutluluğunuzun çoğalmasına destek olacaktır

ERHAN ÖZDEN


Kategoriler

- evlilik - Saglik - çocuk - Cocuk Psikolojisi - Duygu ve Düsünce Yazilari - kadın - sağlık - Bebek ve Cocuk Sagligi - SEVGİ - Rasûlüllah - aile - mutluluk - Cocuk Gelisimi - anne - Sevgi - Diyet - çocuk gelişimi - Dekorasyon - Gebelik - hastalik - bebek - diyet - Hastaliklar - evlilik - kanser - Şifalı Bitkiler - erkek - cocuk egitimi - çocuk hastalıkları - Cilt Bakimi - Aşk - Gülay Atasoy - güzellik - Güzellik - Peygamber - kalp - baba - beslenme - hayat - aşk - Kadin Hastaliklari - Mutfak - müslüman - Islam ve Kadin - Senai Demirci - Şiir - tedavi - Alternatif Tib - Mehtap Kayaoğlu - dua

MollaCami.Com